Musevi, İsevi ve İslam yollarının bütün ortak peygamberlerinin hayatları bu web sitesinde neşredilen yazıların bütünündedir. Halbuki her hangi bir inanca sahip olan kişi, kendi inancından dışarıya diğer inançlara bakarken sahip olduğu inancın penceresinden bakacaktır. Bunda elbette o inancın mensubu için bir mahsur yoktur. Fakat bununla birlikte farklı vahiylerin de kendilerine göre ilahiyat ilkeleri vardır. Buna en güzel misallerden biri de Tevrat-ı Musa, Zebur-u Davut, ve İncil-i Şerif'in tamamını kapsayan Kitab-ı Mukaddes'i kabul eden kişilerin vahye bakış açısıdır.
Bazı ilahiyat uzmanlarının Kitab-ı Mukaddes'in (Kutsal Kitap'ın) vahiy olmayıp hadis misali olduğunu düşündükleri pek de doğru olmaz. Çünki semavi dinler arasında bile bir başka peygamberin vahiy algısını, bizim inandığımız inancın öne sürdüğü vahiy algsına çelişkili kılmakla bir yanlış değerlendirmeye yol açmış olabiliriz. Musevilik ve İsevilikteki vahiy, birbirinden farklı zamanlarda, farklı peygamberler aracılığı ile, farklı yörelerdeki insanlara çeşitli şekillerde takdim edilmiş ilahi sesleniştir, semavi sunumdur. Ve bütün bu sunumlar bütün çeşitlilikleri, hadiseleri, mahalli algıları, peygamberlerin doğrudan aktarımları ile birlikte, farklı kişi ve yazım şekillerinde, farklı zaman ve farklı diyarlarda kayıtlara geçirilmiştir.
Vakta ki, vahyin beyanı sadece Kelam-Ullah'ın kayda geçmesi değil, Efendimiz Mesih'in ölülerden dirilişi ile en üst düzeyde bir vahiy şekli hâlini almıştır. Ve bu vahyin aslında başından beri beklendiği şekli ile artık tamamen doruklara ulaştığı hâldir. Ve böylesi bir vahyin katipleri de yine bu vahyi bir fotoğrafçı gibi farklı açılardan ele almak kaydı ile insanlığa sunmuşlardır. Bu insanlığın içinden geçen vahiy çizgisi, aslında bir nehir gibi asırların içinde insanın hâlini insana kendi seviyesinde en güzel takdim eden Yüceler Yücesi'nin sözleridir.
Bütün anlatımlar, nasihatler, şiirsel ifadeler, tarihi kayıtlar ve peygamberlere verilen Yaratan'ın sözleri yine bu yazılar bir bütün içindedir. Sırf hitap ve edebi tarzından ötürü sadece doğrudan buyruk gibi görülmesi sebebiyle Kuran-ı Kerim'in içinde bir takım nasihatleri ya da tarih anlatımları ya da şiirsel nitelikler olmadığını görmek gerçekten doğru bir bakış açısı olmayacaktır. Zira Kitab-ı Mukaddes'teki bir tek kişi tarafından kaleme alınmış hemen hemen bütün tarzlar Kur'an-ı Kerim içinde de mevcuttur. Buna Lokman Suresi gibi bazı anlatımlarının şiirselliği ya da Yusuf ve Musa Peygamber'e ilişkin tarihsel kıssaları ya da Hz. Eyüp üzerine biraz açıklaması şahittir.
O yüzden Kitab-ı Mukaddes'in vahyi, sayın okuyucumuzun bakışından biraz farklı bulunursa bu web sitesinde neşredilen kitapları sadece kendi bakış açısından değil ancak daha açık bir bakışla değerlendirirse Kelam-Ullah'ı anlayabilecek diye umarız.